vB-Hacker.com daki seo yarışması vB-Hacker.com daki seo yarışması vB-Hacker.com daki seo yarışması vB-Hacker.com daki seo yarışması vB-Hacker.com daki

Yarışma inişler çıkışlar baya artıyor :) çok deişiklik oluyor hadi hayırlısı :)

SEO nedir? Google,sitemi Google dostu sitelere ekleme teklifi sunan şirketlerle...

SEO nedir? Google, sitemi Google dostu sitelere ekleme teklifi sunan şirketlerle çalışmamı önerir mi?



SEO nedir? Google, sitemi Google dostu sitelere ekleme teklifi sunan şirketlerle çalışmamı önerir mi?

Arama Motoru Doktorları


SEO, "search engine optimizer" (arama motoru doktoru) teriminin kısaltmasıdır. Birçok SEO, web sitesi sahiplerine metin yazmaktan site düzenleme önerilerinde bulunmaya ve bir sitenin gönderilebileceği ilgili dizinleri bulmaya yardımcı olmaya kadar birçok yararlı hizmet sunmaktadır. Ancak, etik davranmayan bazı SEO'lar, saldırgan pazarlama çalışmaları ve arama motoru sonuçlarını dürüst olmayan bir şekilde değiştirme girişimleri yüzünden sektöre gölge düşürmüştür.

Google'ın hiçbir SEO ile ilişkisi yoktur ve bu konuyla ilgili herhangi bir öneride bulunmamaktadır. Ancak, sitenizi geliştirecek bir SEO ile arama motoru sonuçlarından tümüyle çıkarılma olasılığınızı artırma dışında bir işe yaramayacak SEO'ları birbirinden ayırmanıza yardımcı olacak birkaç ipucu verebiliriz.

# Sebepsiz yere size e-posta gönderen SEO firmalarından sakının.

İşin ilginci, bu spam e-postalardan biz de alıyoruz:

"Sayın google.com.tr,
Web sitenizi ziyaret ettik ve büyük arama motorlarının ve dizinlerinin çoğunda gösterilmediğinizi fark ettik..."

"Gece kilo vermeye" yarayan diyet haplarına veya görevden alınmış diktatörlerden gelen ve para transferine yardımcı olmanızı isteyen ricalara karşı şüphe duyduğunuz kadar, arama motorlarıyla ilgili istenmeyen e-postalara karşı da şüpheyle yaklaşmalısınız.

# Kimse Google'da 1. sırada listeleneceğinizi garanti edemez.

Sitenizin hangi sırada yer alacağını garanti eden, Google'la "özel bir ilişkisi" olduğunu ileri süren veya Google'a "öncelikli gönderim" olanağı tanıdığına ilişkin reklam yayınlayan SEO'lardan sakının. Google için hiçbir öncelikli gönderim yöntemi yoktur. Aslında, bir siteyi Google'a göndermenin tek yolu, doğrudan URL Ekle sayfamızı veya Google Site Haritaları programını kullanmaktır ve siz de bunu hiçbir ücret ödemeden yapabilirsiniz.

# Eğer bir şirket kendi bilgilerini gizliyorsa veya niyetini açık bir şekilde ortaya koymuyorsa dikkatli olun.

Anlamadığınız konular için açıklama isteyin. Bir SEO'nun sizin adınıza giriş sayfaları veya "kullanılmayan" etki alanları gibi aldatıcı veya yanıltıcı içerikler oluşturması durumunda, siteniz Google dizininden tümüyle çıkartılabilir. Sonuç olarak, hizmet aldığınız şirketlerin etkinliklerinden siz sorumlusunuz ve bu nedenle, size nasıl "yardımcı" olmayı planladıkları hakkında tam bilgi sahibi olduğunuzdan emin olmalısınız.

# Kesinlikle bir SEO'ya bağlantı vermek zorunda değilsiniz.

"Herkese açık" bağlantıların gücünden, popüler bağlantılar oluşturma planlarından veya sitenizi binlerce arama motoruna göndermekten bahseden SEO'lardan sakının. Bunlar, büyük arama motorlarının sonuçlarındaki sıralamanızı etkilemeyen yararsız etkinliklerdir ve olumsuz kabul edilebileceğiniz sonuçlara da yol açabilir.

# Bazı SEO'lar, tarayıcının adres çubuğuna doğrudan anahtar kelime girme özelliği sağladıklarına sizi inandırmaya çalışabilir.

Bu gibi tekliflerin çoğu, kullanıcıların ek yazılımlar yüklemesini gerektirir ve az da olsa bazı kullanıcılar bunu yapmaktadır. Bu gibi teklifleri büyük bir dikkatle değerlendirin ve sadece kendi kaynaklarına dayanarak, kaç kişinin gerekli uygulamaları indirdiğini bildiren raporlara şüpheyle yaklaşın.

# Seçim yaparken dikkatli olun.

Bir SEO'ya başvurmayı düşünürken sektörle ilgili biraz araştırma yapabilirsiniz. Bu araştırmayı yaparken Google'ı da inceleyebilirsiniz. Ayrıca, özellikle saldırgan bir SEO hakkındaki şu makale dahil olmak üzere, basında çıkan uyarı amaçlı haberleri de okuyabilirsiniz: http://seattletimes.nwsource.com/htm...zbriefs12.html. Google belirli bir şirket hakkında görüş bildirmez. Ancak, kendini SEO olarak adlandıran ve kabul gören ticari davranış sınırlarını uygulamalarıyla açıkça aşan bazı firmalarla karşılaşılıyor. Dikkatli olun.

# Paranızı neye harcadığınızdan emin olun.

Google, arama sonuçlarımızda daha iyi bir sıralama hakkı satmaz. Ancak, bazı arama motorları, tıklama başı ödeme veya katılım için ödeme yöntemleriyle normal web araması sonuçlarını birleştirmektedir. Bazı SEO'lar arama sonuçlarında size yüksek sıralama vaat eder ancak, sizi arama sonuçlarına değil reklam bölümüne yerleştirir. Hatta bazı SEO'lar, diğer arama motorlarını "kontrol ettikleri" ve kendilerini istedikleri sıraya yerleştirdikleri yanılsamasını oluşturmak için, teklif fiyatlarını gerçek zamanlı olarak değiştirir. Bu Google'da işe yarayan bir yöntem değildir çünkü, reklamcılık programımız açık bir şekilde etiketlenerek arama sonuçlarımızdan ayrılmıştır. Ancak, hizmet almayı düşündüğünüz SEO'lara bir programa sürekli olarak katılmak veya geçici bir süreyle reklam yayınlamak için ne ücret ödemeniz gerektiğini mutlaka sorun.

# Çok sayıda SEO'yla konuşun ve diğer SEO'lara hizmet almayı düşündüğünüz firmayı önerip örmediklerini sorun.


Referanslar iyi bir başlangıçtır, ancak sizi her konuda bilgilendirmez. Şirketin ne kadar süredir bu alanda çalıştığını ve tam zamanlı kaç çalışanı olduğunu sormalısınız. Baskı altında kaldığınızı ve huzursuz olduğunuzu hissediyorsanız sezgilerinize güvenin ve tedbirli davranın: güvenebileceğiniz bir firma bulana kadar bekleyin. SEO firmanıza, bulduğu kötü amaçlı spam'ları, http://www.google.com/contact/spamreport.html sayfasındaki spam şikayet formumuzu kullanarak Google'a bildirip bildirmediğini sorun. Etik davranan SEO firmaları, Google'ın spam yönergelerini ihlal eden aldatıcı siteleri bildirmektedir.

# Yasal açıdan korunduğunuzdan emin olabilirsiniz.

Kendi güvenliğiniz için, tam ve koşulsuz bir geri ödeme garantisinde ısrar etmelisiniz. Herhangi bir nedenle sonuçtan memnun olmamanız veya SEO'nuzun etkinliklerinin, etki alanı adınızın bir arama motoru dizininden çıkarılmasına neden olması durumunda geri ödeme talebinde bulunun. Ücretlendirmeyi de içeren yazılı bir sözleşme yaptığınızdan emin olun. Ayrıca bu sözleşmede, arama motorlarının site eklerken uyulmasını istediği tüm yönergelere uyulacağı da belirtilmelidir.

Web sitesi sahipleri genellikle ne gibi kötüye kullanım durumlarıyla karşılaşmaktadır?

Yaygın hilelerden biri, yanıltıcı yönlendirmeler aracılığıyla kullanıcıları bir siteye yönlendiren "gölge" etki alanlarının oluşturulmasıdır. Bu gölge alanlar, çoğunlukla bir müşteri adına çalıştığını öne süren SEO'lara aittir. Ancak, iş ilişkiniz bozulursa SEO da etki alanı adını farklı sitelere, hatta bir rakibinizin etki alanına yönlendirebilir. Bu durumda, müşteri tümüyle SEO'ya ait rakip bir siteyi geliştirmek için ödeme yapmış olur.

Başka bir yasadışı uygulama ise, müşterinin sitesinde herhangi bir yere, anahtar kelimeler yüklenmiş "giriş" sayfaları yerleştirmektir. SEO, bu uygulamanın sayfayı daha fazla sorguyla alakalı kılacağını vaat eder. Aslında bu, tek tek sayfalar anahtar kelimelerle genellikle pek alakalı olmadığı için yanlıştır. Ancak, çok daha dikkatli olmayı gerektiren bir hile daha vardır: Giriş sayfaları çoğunlukla, SEO'nun diğer müşterilerine yönlendiren gizli bağlantılar içermektedir. Bu tür giriş sayfaları, bir sitenin bağlantı popülerliğini azaltır ve siteyi uygunsuz ya da yasadışı içerik bulundurabilen diğer SEO müşterilerine yöneltir.

Başka hangi konulara dikkat etmek gerekir?


Dolandırıcı SEO'lardan korunmanıza yardımcı olacak bazı uyarı işaretleri vardır. Bu konuda kapsamlı bir liste olmadığı için şüphelendiğiniz durumlarda sezgilerinize güvenmelisiniz. Ayrıca, SEO aşağıdakilerden birini yaparsa derhal ilişkinizi sonlandırın:

* gölge alanlara sahipse
* giriş sayfalarında diğer müşterilerinin bağlantılarını yerleştiriyorsa
* adres çubuğunda anahtar kelimeler satmayı teklif ediyorsa
* gerçek arama sonuçları ve arama sonuçlarında görünen reklamlar arasında ayrım yapmıyorsa
* sıralamayı sadece, sizin de elde edebileceğiniz, anlaşılması zor ve uzun anahtar kelime grupları kullanılması durumunda garanti ediyorsa
* çeşitli takma adlar veya sahte WHOIS bilgileri ile çalışıyorsa
* "sahte" arama motorlarından, casus yazılımlardan veya işe yaramaz yazılımlardan trafik alıyorsa
* Google dizininden çıkarılmış alan adlarına sahipse veya kendisi de Google'da belirtilmiyorsa

Bir SEO tarafından aldatıldığınızı düşünüyorsanız şikayette bulunabilirsiniz.

Federal Ticaret Komisyonu (FTC), aldatıcı veya hileli ticari uygulamalar hakkındaki şikayetlerle ilgilenmektedir. Bir şikayet formu doldurmak için aşağıdaki sayfayı ziyaret edin: http://www.ftc.gov/ ve "Bir Şikayetin Online Olarak Bildirilmesi" bağlantısını tıklayın ya da 1-877-FTC-HELP no'lu telefonu arayın veya aşağıdaki adrese mektupla bildirin:

Federal Trade Commission
CRC-240
Washington, D.C. 20580

Eğer şikayetiniz başka ülkede bulunan bir şirketle ilgiliyse lütfen şikayetinizi şu adrese bildirin: http://www.econsumer.gov/.

vB-Hacker.com daki seo yarışması

mrb arkdaşlar bir seo gününde daha sizinleyiz :)

bugünlerde her gün 1. sayfa güncelleniyor... :)

hadi hayırlısı

SEO-Arama Motoru Optimizasyonları

Arama Motoru Optimizasyonu (İngilizce’de SEO - Search Engine Optimization olarak biliniyor), sitenizle ilgili konularda Arama Motorlarında yapılan aramalar sonucu sitenize trafik akmasını (ziyaretçi gelmesini) sağlamak olarak tanımlanabilir. Bu aynı zamanda Arama Motoru Pazarlaması olarak da kullanılabilir.

Arama Motoru Optimizasyonu (SEO - Search Engine Ranking) aslında sitenizde yapacağınız değişiklikler sonucu Arama Motorlarında ve Web Kataloglarında konuya uygun olarak yüksek bir sıralama elde etmek için kullanılıyor.

İnternet kullanıcılarının %81′inin aradıklarını bulmak için Arama Motorlarına güvendiklerini biliyor muydunuz ? Bu da yerinde bir davranış. Çünkü Arama Motorları aynı zamanda internet pazarlamanıza (internetteki sitelerinizin bulunmasına) katkıda bulunması ve onları ınternet kullanıcılarına sunması gerekir.

Arama Motoru Optimizasyonu Nedir ? sorusuna teknik bir bir açıklama yapmak gerekirse, bir sitenin Arama Motorlarına yaptığı kayıt sonrası ındekslenmesi ve bulunması için iyi optimize edilmiş olması gerekir. Arama motorları, yapılan kayıt sonrası kayıt edilen sayfa ve takip eden sayfalarda bulunan içeriği okuyup indeksleyebilmek için sitenizi baştan sonra gezecek programlar kullanırlar. Bu programlar robot, Örümcek (Spider), Crawler olarak da isimlendirilirler. Bu da demektir ki sadece sitenizi başvurmak yeterlı olmayacaktır. İndekslenmek için bir içerik de sunmalısınız.

Arama Motoru Optimizasyonu için Gerekli Temel Bilgiler

Arama Motoru Optimizasyonu 90′li yılların sonunda kendini köklü olarak değiştirdi. Eskiden başlık () ve meta taglarda bir kaç anahtar kelime (Keyword) kullanmak Arama Motorları tarafından bulunmak için yetiyordu. Web tasarımcılarının %80′i kadar hala Arama Motoru Optimizasyonu’nun sayfa başlığıi () ve Meta Tag’lerle halledileceğini sanıyor. Bugün ise arama motorlarının çoğunun Meta Tagları dikkate almadığı biliniyor.

Arama motorlarının çoğu son iki yıldır Arama Motoru Sıralaması (Search Engine Ranking) logaritmasini değistirdi. Günümüzde Arama Motoru Optimi1zasyonu sadece Meta Tag ve Sayfa Başlığı () ile yapılmıyorö yapılamıyor. Bunların yanında 60 değişik HTML ve Tasarım unsurları da sayfanın Arama Motoru Sıralamasında etki ediyor. özellikle …. arasındaki metinler ve Link Popülerliği başta geliyor.

Web sitesinin tasarımı ve sayfa yapısı da yüksek Arama Motoru Sıralaması (PageRank) için diğer önemli unsurlardandır. Tabi Anahtar Kelimelerin (Keywords) sayfanın neresinde ve nasıl durduğu ve metinde ne sıklıkta kullanıldığıi diğer unsurlar kadar önemli.

Arama Motorları, Web Sitesinin metinlerini okumak, bunları bahsi geçen sıralama algoritması vasıtası ile değerlendirip, indeksleyip veritabanlarına işlemek için Örümcek (Spider / Crawler) ve Robotlar kullanıyorlar. Bundan sonra Örümcek (Spider / Crawler) sayfadaki linkleri takip ederek aynı işlemi tekrar uygulayacaktır. Örümcekleri (Spider / Crawler) WEB Tarayıcıların (Web Browser) atasi olan “Lynx” ile kıyaslayabilirsiniz.

Örümceklerin (Spider / Crawler) yemi sayfanın metin kısmıdır. Ne yazık ki resimler (Image), Java Appletler, imagemap linkleri ve metinleri, flashlar ve frameler Örümcekler tarafindan algılanamaz ve okunamaz. Frameli sayfalarda bulunan linklerin de çogu bu nedenle takip edilemez.

Arama Motorları, algoritmalarını sürekli olarak değiştiriyor. Her Arama Motoru kendi algoritmasını kullanıyor. Bu nedenle burdaki genel Optimizasyon bilgileri daha çok büyük ve önemli Arama Motorlarını temel alarak derlenmiştir.

Hiç bir arama motoru Sıralama algoritmasını açıklamadığı için burada bulacağınız bilgiler, bizim araştırmalarımız ve bir çok sitedeki deneyimlerin derlenmiş (tercüme edilmiş) halidir. Bunlar uzun süreli araştırmalar ve bir çok insanın websitelerinde yaptığı değişiklikleri analize ederek oluşmuş bilgilerdır.

Arama Motorları Sıralamasında 1. sıraya geçmek için kesin ve genel bir formül yoktur. Eğer sıralamada etki eden faktörleri ayıracak olursak

1- On Page Faktörler : Sayfa üzerinde (Sayfada) yapılacak optimizasyon işlemi ile bizim elimizde olan faktör.

2- Off Page Faktör : Bu da sayfa harici, bizim elimizde olmayan etken. Bu da sayfaya başka sitelerden verilen linklere bağlı etken.

Biz şu an On Page Faktörleri inceleyeceğiz. Bunları sağlayabilmek için gerekli olan HTML ve tasarım ölçüleri vardır.

Arama Motoru Optimizasyonu için Hazırlık

Programlama veya tasarım yapmadan önce siteye nasıl optimize edeceğinizi düşünmeniz gerekiyor. Bu hazırlık aşamasında sitenizin Arama Motoru Dostu olarak tasarlamaya dikkat etmelisiniz.

Diyelim ki frame, Flash, Java Applet ve JavaScript kullanmadan Arama Motoru Dostu bir site yapmaya karar verdiniz. Bu durumda kullanmak istediğiniz Anahtar Kelimeleri (Keywords) önceden belirlemiş olmanız gerekiyor.

Anahtar Kelimelerin (Keywords) belirleme aşaması gerçekten de Arama Motoru Optimizasyonu için en önemli kısımdır.

Ziyaretçilerin sitenizin içerdiği sayfaları bulmak için Arama Motorlarında hangi kelimeleri arattığını biliyor musunuz ?
Ziyaretçilerin sayfalarınızı bulmak Arama Motorlarında için en çok hangi kelime veya kelime kalıplarını kullandığını biliyor musunuz ?
Rakiplerinizin sitelerini Arama Motorları için hangi Anahtar Kelimelere (Keywords) göre Optimize ettiğini biliyor musunuz ?
Sitenizi hangi Anahtar Kelimelere (Keywords) veya Anahtar Kelime Kalıplarına göre optimize etmeniz gerektiği sorularına 3 temel cevap vardır.

1. Arkadaşlarınızdan alttaki soruları cevaplamalarını rica ederek soruları eposta yoluyla veya bir kağıda yazarak veriniz.

“www.sizinadresiniz.com Web sitesinin içeriği ve konusunu bulmak için Arama Motorunda hangi 5 Arama Kriterini (Anahtar Kelime veya Anahtar Kelime Kalıplarını) kullanırdınız. ? (1 - 3 Kelime ile ifade ediniz).”

1 _______________
2 _______________
3 _______________
4 _______________
5 _______________
Bu metodla en çok kullanılan arama kriterlerini bulmak için bulunmaz bir fırsatınız var. Arama Motoru Optimizasyonu için sizin de aklınıza gelmeyen kelimeleri görmüş olursunuz. Bu metod, en az 6 veya daha fazla arkadaşınıza bu soruları sorduğunuzda daha faydalı olacaktır. Araştırmalar ve deneyimler %65 arama kriterinin tek kelimelerden değil, kelime kalıplarından oluştuğunu gösteriyor.

Anahtar Kelime (Keyword) seçiminde öncelikle diğer kaynağınız rakibinizin kullandığı Anahtar Kelimeler (Keywords) olmalı. Size göre en uygun olan iki kelimeyi alın ve en sevdiğiniz Arama Motorunda bu kelimeler ile arama yaptırın. Çıkan sonuçlardaki ilk 10 sayfayu inceleyin ve kaynak koduna bakınız. Burda özellikle Yalnız rakiplerinizin anahtar kelimelerini kullanacaksanız onların rakibinize ait özel kelimeler veya onlara ait ürün isimleri olmamasına dikkat ediniz. Onların hak sahibi olmadığı kelimeler veya onların ürünlerinin ismi olmadığı sürece sizin için bir sorun teşkil etmeyecektir. Ama şunu da unutmayın ki rakipleriniz de sizin internetteki faaliyetinizi takip edebilir, inceleyebilirler.

3. Internette çok büyük Anahtar Kelime Veritabanı (Keyword-Database) olan Anahtar Kelime Araştırma Servisi (Keyword Research Service) mevcut. Bu veritabanlari size sadece Anahtar Kelime sunduğu için değil aynı zamanda size hangi Anahtar Kelime veya Anahtar Kelime Kalıplarını hangi zaman aralıklarında ne kadar sıklıkta arandığına dair de bilgi verdiği için çok önemlidir. Bunlardan bir tanesi Wordtracker Keyword services for professional search engine optimization servisi ile hizmet eden ve Ingilterede bulunan Rivergold Associates Ltd. firmasıdır.

Ne yazık ki burada bulunan Anahtar Kelimelerin (Keywords) çoğu Ingilizce olarak listeleniyor. Ama yine de bir denemekte fayda var belki ihtiyacınıza göre bir çözüm bulmanız sözkonusu olabilir. Sitede sınırlı özellikte kullanabileceğiniz ücretsiz hizmeti denemek ise size birşey kaybettirmez. Bu firma ile bir ilişiğimiz olmadığı gibi bu bilgiyi sadece burada bulunan veritabanının çok büyük olduğu ve size kolaylık sağlayabileceğini düşünerek veriyoruz.

Eğer Türk Arama Motorları da veritabanlarını böyle bir hizmete açarsa, bilin ki amo-forum.com ziyaretçileri ilk müşterileriniz olacaktır duyurulur.

Anahtar Kelime (Keywords) ve Anahtar Kelime kombinasyonu seçimi için genel bir kural var:
Çok güçlü rakibi olan web siteleri için tek kelimelik Anahtar Kelime (Keyword) seçimi yerine 2 - 3 kelimeden oluşan Anahtar Kelime Kalıplarını kullanmak daha iyi bir sonuç verecektir. Diyelim ki faaliyeti İstanbul’da ağırlıklı olan bir Emlak şirketisiniz. Sitenizi tamamen Emlak Anahtar Kelimesine göre optimize etmek yerine İstanbul Emlak veya İstanbul’da Emlak gibi Anahtar Kelime kalıpları kullanmanız daha yararlı olacaktır. Bunun nedeni de İstanbul’da Emlak veya Istanbul Emlak ile ilgili kelimeleri aratan ziyaretçiler direkt sizin sitenize gelecektir. Bu da hedef kitleniz demektir. Eğer aynı konuya sahip başka web sitesi bulunmuyorsa sitenizi tek kelimeye göre Optimize edebilirsiniz.

Ama unutmayın, aynı anahtar kelimeye göre sizin sitenizin yanında başka siteler de optimize edilmiş olabilir.

SEO İpuçları

Bugüne kadar ortaya atılan teorileri, şunu yaparsan işe yarar gibi lafları unutun, bu makale size katkı sağlayacak.
Arama motorları için yapılan optimizasyonlar ülkemizde ne kadar önemli gibi gözükse de bu işi iyi yapan kişi sayısı ne yazık ki az. Çünkü herkes tarafından bilgili kabul edilen kişilerin yazdığı makaleler hiçbir işe yaramıyor. Adam kendisi biliyorsa bile bunu anlatmıyor. Çünkü anlatırsa herkes yapacak ve kendi hitinde, gelirinde azalma olacak. Ben tüm bunları geride bırakarak SEO açısından size katkısı olacağını düşündüğüm bu makaleyi neden yazıyorum ? Çünkü Türk internetinin gelişmesi için arama motorlarında daha yüksek yerlere gelmeli. Özellikle ingilizce kelimelerde bir Türk`ün sitesinin olması iyi olmaz mıydı ?
Tabi arama motorlarında üstte çıkmaktan bahsediyorum ama spam konusu Türk internetinin önünü kapattığı gibi, arama yapan kişinin de bilgiye ulaşmasını engelliyor. Spam yaparak aramalarda üst sıralarda çıkabilirsiniz, hatta hitte alabilirsiniz, fakat bu geçicidir. Çünkü spam report sayfası ile her an bir kullanıcı sizi şikayet edebilir. Edilmese bile sizin kimsenin gözünde zerre kadar değeriniz olmaz. Spam yapacaksanız şu yolu deneyin; Spam yapacağınız kelimeyi seçin ve o kelimeyle ilgili çeşitli bilgiler toplayın. O bilgileri sayfanıza koyun. Hem spam yapmış gibi tatmin olun hem de arama motorlarında üstte çıkın. Böylece arama yapan kişi hem sizin sitenizi ziyaret edecek, hem de istediği bilgiyi elde etmiş olacak.

Şimdi gelelim SEO (Search engine optimization) tekniklerine:

Şüphesiz internette en iyi hit getiren arama motoru Google`dır. MSN, Yahoo!, Altavista gibi arama motorları Google`ın yarısından bile az ziyaretçi getirir. Bunun nedeni internette en çok kullanılan arama motorunun Google olmasıdır. Bunu iyi bilen Google, site sahibinin bunun farkında olmasıyla Google`da üstte çıkmak için elinden geleni yapacağını ve bunu biraz zor kılmak gerektiğini açıklamış, bunu da gayet güzel uygulamışlardır.
MSN ve Yahoo! gibi sitelerin arama sayfalarında pek kapsam bulunmamakta. Sayfanızın içeriğini bol bol doldurup, meta-tagları zengin tutarak üstlerde çıkabilirsiniz. Fakat Google böyle değildir. Arama sonuçlarında üst sıralarda çıkabilmek için bir çok engel koymuşlardır.

Bu engelleri sıralamak gerekirse;

- Title (Sayfa başlığı)
- URL (Sayfa adresi)
- İçerik (Sayfanın içeriği)
- Meta-tag (Sayfada bulunan meta-taglar)
- Pagerank (Sayfanın aldığı google pagerank değeri)
- Aranan kelimeden çok link almış olmak (Örneğin; oyun kelimesiyle başka sitelerden ne kadar çok link alırsanız, “oyun” kelimesi aramalarında o kadar şansınız olur)

Pagerank en az etken olarak gözüküyor. Yine de az da olsa etkisi oluyor. Çeşitli akıl oyunları ile pagerankın önemini de kendiniz artırabilirsiniz.

Üstteki tüm etkenleri sağlıyorsanız, siteniz taşları yerine oturtmuşsa arama sonuçlarında üst sıralarda çıkmanız için önünüzde bir engel kalmaz. Size önerim en çok title ve URL etkenlerine dikkat etmenizdir. Her sayfada aynı başlık ve URL`leri kullanırsanız daha az katkı sağlar. Ama her sayfaya özgü title yapılırsa daha iyi optimize edilmiş olur.

Örnek vermek gerekirse;

Sayfanın içeriğinde “haberler” olsun. Google`da aranan kelimemizde “google piyasa değeri” olsun. Sizin sitenizde de böyle bir haber olsun.

Sayfanızı şu şekilde optimize etmelisiniz;

Title = Haberler / Google piyasa değeri açıklandı
İçerik = Burası zaten haberinizde olacaktır
URL = Programlama diliniz php ise ve kullandığınız scripte optimize uygulanmamış ise haber.php?id=4213 olacaktır. Bu şekilde de katkı olur fakat önerimiz şu şekilde;
google-piyasa-degeri-aciklandi-4213.html

Ayrıca php bilginiz varsa meta-taglara haber başlığını entegre etmelisiniz, keywords kısmına da haberinizin ilk kısmını entegre ederek müthiş bir optimize elde edebilirsiniz.

Örneğin haber sitemizin tabloları şu şekilde olsun;

Başlık = $tabloismi[basliktablosununadi];
Kısa metin = $tabloismi[kisametintablosununadi];

EÜstteki tablolara göre meta-taglarımız ve title şu şekilde olmalıdır;

<?=$tabloismi[basliktablosununadi];?>
”>

Böylece title`de otomatik olarak “Google piyasa değeri” yazacak. Tabi bu her haberde değişecek. Her haberin kendi başlığı yazacak title kısmında.

Meta-tag`larda da keywords olarak haberimizin bir kısmı gözükecek. Mesela; “Google`nin piyasa değeri açıklandı. Amerika`daki yetkililerin açıklamalarına göre piyasa değeri 180 milyar dolar olarak belirlendi.”

Title = Google piyasa değeri açıklandı


Ayrıca .htaccess dosyamızı nasıl klasöre dönüştüreceğiz diye sorarsanız bu çok kolay;
RewriteEngine On
RewriteRule ^(.*).html$ haberler/$1.php
RewriteRule ^(.*).html$ kategori_ismi/$1.php

Eğer sitenizi yeni açtıysanız biraz normal indexlenme sürecinde beklemeniz gerekiyor. Zira ilk başlarda Google bunları görürse sizi uzun bir sandbox yolculuğuna çıkarabilir.
Siteniz indexlenirken sabırlı olmalısınız, sitemap kullanarak googlebotlarına yardımcı olabilir ve daha iyi sonuçlar alabilirsiniz.
Öncelikle online sitemap hazırlayan sitelerden birine girin ve tüm siteyi indexlemesi için URL`nizi yazıp gönderin. Denemek için bir sitemi yazdım ve birkaç saat içinde indexlemeye başladı (1 haftada ancak 1-2 sayfa indexlemişti, sitemap sayesinde onlarcasını indexlemeye başladı)

Arama Motorlarının Önemi

Müthiş pazarlama dehaları olan Amerikalıların geliştirdikleri Arama Motorları internette aradığınız bir şeyi bulmanıza yardımcı olurlar. Şimdi kendinizi bir düşünün yabancı bir yerdesiniz ve alışveriş yapmanız gerekiyor. Marketin yerini kime sorardınız. Tabi ki bilen birine. İşte arama motorları netin bilge kişileridir.
Aradığınız kelimeleri veritabanında yani hafızasında kayıtlı bilgilerden seçerek size sunar. Bu sunma arama motoruna göre en iyiden en kötüye şeklinde olmaktadır. Mesela siz bilge kişimize yani arama motorumuza en yakın ve en kaliteli marketin yerini sordunuz. Web Dünyasında mesafe kavramı olmadığı için size en kaliteli marketi gösterecektir. Peki bu en kaliteli nasıl belirlenir yani arama motorlarının gözünde en iyi kimdir? Bu soruyu yine güncel hayata dönerek verelim. İyi bir marketi nasıl tanımlarsınız? Hadi hep birlikte iyi bir marketin özelliklerini tanımlayalım:
- Uzun bir geçmişi olması yani deneyimli olması
- Başkaları tarafından çokça tavsiye edilmesi
- İçinin ve dışının iyi bir görüntüye sahip olması yani göze hitap etmesi
- İçinde yolunuzu rahatlıkla bulmanız için tasarlanmış tezgahlar
- Aradığınız ürünü daha rahat bulabilmeniz için levhalar
- Manav tezgahının yanında deterjanların bulunması gibi saçmalıkların olmaması
Evet arkadaşlar arama motorları da sizden farklı düşünmezler çünkü onları da insanlar yapmıştır. Bu maddelerin internete uyarlanmış şekillerini ileriki başlıklarımızda ayrıntılı göreceğiz. Bu maddeler SEO’nun temel taşlarını oluşturuyorlar… Arama motorları internetin en çok ziyaret edilen siteleridir ve diğer sitelere de en temiz ve en sadık ziyaretçileri gönderen sitelerdir. Arama motorları arasında ise en meşhuru ve en iyisi özellikle Türkçe bir site için Google’dır. Google bir webmasterın en iyi dostudur. Çünkü en çok ziyaretçisini o göndermektedir, ayrıca değişik hizmetler ile para kazanmasını sağlamaktadır ve ücretsiz reklamını yapmaktadır.

Seo Yarışması Nedir ?

Seo kelimesi "Search Engine Optimization" cümlesinin kısaltması olup,
herhangi bir websayfasını yada sitesini istenilen bir kelimede arama motorları sonuçlarında ilk sıralarda çıkartmak için yapılan işlemler bütünüdür.
Bu yarışma sonucunda ilk sırada olan arkadaşımız 2007 yılının en iyi SEO'cusu seçilecek ve ödüllendirilecekdir.
Amaç hem eğlenmek hemde yarışma coşkusunu yaşatacak forum etkinliğidir.

Lütfen artık herkes bilinçlensin

Aynı Class C ip blogundaki sitelerin biribirini linklemesinin etkisi çok çok azdır.
%100 etkilemez demek hatalı bir yaklaşım olurken, %1-2 lik bir etkisi var demek daha dogru olur. %1-2 oranıda devede kulak sayılabilecek bir katsayı.
Gidip pr5 ve sizinle farklı içerikli bir siteden karşılıklı link degişimi yaparsan %20 civarında bir katsayı ile size dönerken,
Gidip pr5 ve sizinle aynı içerikli bir siteden karşılıklı link degişimi yaparsan %40 civarında bir katsayı ile size dönerken,
Gidip pr5 ve sizinle aynı içerikli bir siteden karşılıksız link alırsanız %100 e yakın bir katsayı ile size döner.

Matematikten anlayan bir adamın yapacağı en mantıklı şey, Sizinle aynı içerikli siteden karşılıksız link almaktır.

Her önünüze gelen siteye link kesinlikle ama kesinlikle link vermeyin
Basit bir matematiksel yaklaşım ile şöyle düşünebiliriz.
100 birim pagerankınız varsa 10 tane dost siteniz, 5 tane üye oldugunuz toplist ve sitenizinden 10 tane altsayfasına giden linkiniz varsa, bu durumda her linke akacak olan pagerank degeri
10 (dost site)+5 (toplist)+10 (sitenizin alt sayfa linkleri)= 25link eder
100birim pagerank /25 link =4 birim/link dir. Yani link başına 4 birim pagerank düşüyor.
Eger toplistlere üye olmazsanız
10 (dost site)+10 (sitenizin alt sayfa linkleri)= 20 link eder
bu durumda
100birim pagerank /20 link =5 birim/link dir.
Eger kimseye link vermezseniz
100birim pagerank / 10 alt sayfanız= 10 birim pagerank.
Eger toplistlere üye olmazsanız Alt sayfalara gidecek pagerankınız %20 artı.
Eger başkalarına link vermezseniz Alt sayfalara gidecek pagerankınız %100 artı.

"Bir çicek açtı diye, bahar gelmez..."
Sadece sitemin anasayfası pr5 olsun alt sayfalarım önemli degil diye bir yaklaşım içine giremeyiz.
Sitemiz bütündür, tüm sayfaları önemlidir. Alt sayfalarımızında pagerankını yükseltmemiz gerek ki, aramalarda sitemizin anahtar kelimelerinde çıkma şansı yükselsin.

Son bir ipucu:
örnegin xxxxx.com toplistinin pagerankı 6, körü körüne kayıt olmak yerine biraz toplisti incelemeye almamız gerek.
Lütfen artık herkez bilinçlensin.

Bu toplistin yada linksitesinin pagerankı 6 olan sayfasında kaç link var.
En az 400 link vardır. Bu durumda sizin linkinize düşen pagerank hissesi (pr6 için 600birim pagerank, pr5 için 500birim pagerank varsayarsak)
600birim pageranktan 600/400link varsa =1.5 birim pagerank düşer link hissenize.
Bunun yerine pr5 olan ama link sayısı çok az olan ve sizinle aynı içerikli olan sitelerden link almanız durumunda 500 birim pagerankı bölsek 10 link sayısına yani 500/10= 50birim pagerank düşer hissenize.

1,5 birim pagerank için 50 birim pagerankı tepmek dangalaktır.

"Link Quality" olgusunu artık yakalamak gerek. Kaliteli linkler alarak inşaa edilen bir site çökmez.
Her sitenin "Link Quality" olgusu farklıdır. Bir site için anlam ifade eden link, başka site için önemsizdir google amcanın gözünde. Örnegin Sohbet siteniz varsa sizin sohbet sitelerinden link almanız gerekiyor. Sohbet sitesinin webmaster sitesine link vermesinin faydası olmuyor artık. Eskiden varsa bile artık olmuyor.

Pagerank ve Sihirli değnek


Bazı arkadaşlarımız pagerankı sihirli bir değnek sanıyor yani bi pagerank pr5 olunca sitemin anahtar kelimelerinde ben birinci çıkarım gibi bir beklenti içindeler sürekli.
Pagerank ile yatıp pagerank ile kalkıyorlar. Oysa pagerank tek başına bişey ifade etmeyen Toolbara yansıyan yeşil renkli eğlence çubugunun adıdır. Ve bir kaç büyük blog sitesindede yazıldıgına göre yakın bir zamanda artık toolbardan pagerank ifadesini tamaman kaldıracak Google. Çünkü tabir-i caiz ise sokaktaki adam için bişey ifade etmiyor toolbardaki yeşil çubuklu pagerank olayı.
Webmasterlarda o yeşil çubuktaki rakam için milyonlarca dolarlık bir link satış borsası dogmasına yol açıp pagerank algoritmasını bozdu.

Pagerank iyikide tek başına bişey ifade etmeyen bir olgu...
Arama motoru Google'da sonuç sıralamasında etkili oldugu söylenen 75 kadar kriter vardır. İşte pagerank bu kriterlerden biridir sadece.
Peki nedir bu kriterler?
Bu sıralama kriterlerinden bazılarını, insanlar çeşitli denemeler, testler, deneme-yanılma yöntemleri yada tesadüfler sonucu keşfetmişler. Hala sıralamada etkili olduğu düşünülen, onlarca kriteri insanların keşfetmesini istemiyor google mühendisleri...
Olayın dahada açığı ve özeti, insanların tam olarak google un sıralama mantığını çözmesini istemiyorlar. Olayı örneklemek gerekirse "Tıpkı Coca cola özütünün formülü gibi". Binlerce cola türevi içecek var ama coca colanın tadı hiç birinde yok. Colanın gizli formülü bulunursa bu Coca Cola Co. şirketinin sonu olur. Formül bulunsa, en basitinden biz niye milyon dolar verip amerikadan cola özütü alalım ki kendimiz yaparız. işte şirketlerin gelecegi için sırlı formülleri keşfedilmemelidir felsefesinin mantığı bu"
Bu sebeble Google çok sık olarak sonuç sıralama algoritmasını değiştiriyor. Bugün dogru olan şey yarın yanlış çıkartıyor.A sitenizde uyguladığınız taktik, B sitenizde işe yaramıyorun sebebi işte bundan kaynaklanmaktadır.
insanların daha dogrusu webmasterların, dev rakipleri microsoftun ve yahoo'nun google sıralama sonuç algoritmasını keşfetmesini engellemek.
Eger insanlar google u tam olarak keşfedebilirlerse örnegin porno siteler, spam siteler,terör siteleri, ilk sıralarda çıkmaya başlar ve google kalitesini düşürüp yok olmaya mahkum olur. Düşünsenize, google amcanın tüm sırları iyice keşfedilse ve mesela ermeniler "turkish yada alanya, antalya" diye yapılan bir arama sonucunda ermeni soykırımı diye yaptıkları sayfaları çıkartabilirlerdi.Bir anda milyonları Türkiye düşmanı haline getirebilirlerdi.
Yada bölücü örgüt üyeleri "kahraman kelimesine dair bir aranmada" apo şerefsizini ilk sırada çıkartabilirlerdi.
Ayrıca Google amcanın en büyük iki rakibi, microsoft ve yahoo nun google u çözüp karşılarına rakip olarak çıkmasını istemiyor google patronları ve mühendisleri.
Pagerank sıralama kriterlerinden sadece biri. 100 puanlık bir sınav kağıdındaki 20 puanlık bir soru gibi düşünülebilir. Sınavda başarılı olabilmeniz için çözmeniz gereken sorulardan biri gibide düşünebiliriz...
Eger pr6 ve üzerinde degilseniz pekte önemli olan bir kriter degildir pagerank sizin siteniz için.
Hemen hemen pr3=pr4=pr5 aynı degere sahiptir. Eskiden belki aynı degildi ama artık bu 3 degerde hemen hemen aynı google amcanın gözünde.
insanlar sahte pagerank anlaşmaları yaparak bu pagerank degerlerine çok rahat ulaşabildiginden dolayı sıralamada bu degerleri işin içine katmak pek mantıklı degil diye düşünüyorlar.
Google da onbinlerce dolar maaş alan dünyanın en iyi mühendisleri ve zeki adamları çalışmakta, tek işleri Google arama sonuçlarını daha isabetli hale getirmek, insan faktörünü en aza indirip dogal sonuçları üste çıkartmak.
Link verdiğiniz site, size link veriyorsa pagerank için bir katkı beklemeyin bu link degişiminden.
Pagerankın ilk çıkış mantığı şu:
" insanların link verdiği site kötü site olamaz. İnsanlar faydalı olmayan bir siteye link vermezler. İnsanların link verdiği bu iyi siteyi belli kriterler çerçevesinde üst sıraya taşıyalım."
Bir makaleden alıntı:
Alıntı:
1998 yılından itibaren google popüler olmaya başladıkça, bir çok webmasterın hedefi haline gelmeye başladı. Amerikalıların daha dogrusu biz Texsaslıların meşhur bir sözü vardır " Boynuna kement geçirilemeyecek ve binilemeyecek At yoktur." Google'unda boyuna kement geçirilip uysallaşıtırmalıydı bir an önce ve sömürülmeliydi. Ama google'un kurucuları oldukça zeki adamlar çıktı. insanlar sırlarını çözdükçe google sıralama algoritması degiştirdi hep. Hala Texsas'ın bozkırlarında dolaşan ve binilemeyen bir attır Google
Yukarıdaki alıntıda bahsedildiği gibi, insanlar link degişimleri yaparak pagerank kazanıyor ama bu pagerankın ruhuna aykırıydı. Pagerank dogal yollardan artmalıydı.
Eger bir siteye link verirseniz, link verdiğiniz sitede sizin siteye link veriyorsa burada dogal olmayan bir link degişim anlaşması olduğunu 6 yaşındaki çocuk bile anlar. Pagerankın çıkış mantığına ters bir durum oldugundan bu tür anlaşmalar her iki siteyede fayda yerine zarar getirmektedir.Bunu aklımızdan çıkartmamamız gerek.
Gerçek pagerank olayının mantığı şudur ve özellikle yabancı sitelerde görülen bir durumdur,
diyelim ki veritabanları üzerine bir makale yazdınız ve makalenizde tanıttığınız mysql veritabanı içinde mysql.com adresine link verdiniz. Bu durumda,
hem makalenizi okuyan bir ziyaretçiyi dogru yere yönlendirmiş olduğunuz için , hemde bu makaleyi indexlemeye gelen arama motoru örümceğini konuyla ilgili dogru yere yönlendirdiğiniz için, mysql.com pagerank kazanıyor.
Burada mysql.com bana link verin demedi ama insanlığa faydalı bir iş yapmış oldugundan dolayı bizden karşılıksız link aldığından dolayı pr degeri yükseliyor.
Toolbar pagerank ise normal internet kullanıcılarına ziyaret ettikleri siteler hakkında onlara çok yüzeysel bilgi verme niteliğinde ve google amcanın onların ziyaret ettiği siteler hakkında bilgi toplamaya yönelik bir aracı. Dünyadaki tüm sitelerin matematiksel olarak pagerank degeri toplamı 1 sayısına eşittir.
Şu an 20milyar sayfa oldugu tahmin edilmekte. Bu da demek oluyorki matematiksel olarak pagerankın gerçek degeri 1/20milyar yani bol sıfırlı bir rakam.
işte insanların algılaması kolaylaşsın diye 0,00545457878781878781787 gibi bir rakamı sembolize olarak pr4 ile göstermiş google ve bunu toolbara basıyor. Gerçek matematiksel degeri asla yansıtmaz.
Şöyle bir matematiksel yaklaşımıda düşünebiliriz:
0,00545457878781978781787her pr4 'ün gerçek matematiksel degeri farklıdır.
Boşuna toolbar güncellemesini beklemenize gerek yok.Şu an ki sıralamanız neyse 1 saat sonra pagerank güncellense yine aynı sıralama degerindesinizdir. Pagerankın gerçek degeri kesirli bir ifade oldugunu yukarıda bahsetmiştim. Pay ve Paydaya sürekli yeni siteler girip çıktıgından dolayı, her sitede matematiksel pagerank kesir degerinin bir parçası oldugundan anlık olarak pagerankımız sürekli degişiyor. Ama bu toolbara 3 ayda bir yansıyor.
Madem pr3=pr4=pr5 ise bizim Pagerank 6 olmak için ne yapmamız gerekirir sorusunun cevabı ise özetle şu:
Google kurucusu Sergey Brin 'in pagerank hakkındaki şu sözü bize olayı özetliyor
"İnsanlığa faydalı her sitenin pagerankı yüksek olmalıdır."
Bizim yapmamız gereken şey insanlığa faydalı bir site yapmak. Yani Türkçe içerikli siteler ile bunu yapmak çok zor.
Cem yılmaz doritos reklamı, temel fıkraları, flash oyunlar, Tckimlik, vergi no,sohbet, liseli kızlar,çiceklerin dili... gibi konuların insanlığa pek bir faydası olmayacağından dolayı maksimum pr5 almakta Türk siteleri.
Pr5 bir siteninde pageranktan pek bir fayda beklememesi gerek.
İnsanlığa faydalı bir site yaparsanız (hotscripts.com, phpbb.com gibi firefox) gibi pr7 bile olmak çok zor degil.
Bakınız yüzlerce Türk flash oyun sitesi var. Ama kaç tane actionscript ile flash oyun yazıp insanlara kodlarını sunan Türk sitesi var. Cevap sıfır.... Bu yazdığım tarz bişeyi yaparsanız, meksikadanda link alırsınız, japonyadanda link alırsınız , insanlar sizi takdir eder ve link verir...
unutmamak gerek ki Pagerank ile ilgilenen sadece webmasterlardır.
Sokaktaki adama sorsan pagerank nedir desen adam "Bana küfür mü ediyor acaba diye düşünür"
Normal internet kullanıcıları yani bizim ziyaretçilerimiz kategorisine giren kesim için pagerank bişey ifade etmiyor. Şu site pr6 diye o siteye girelim demez kimse. Herkez aradığı bilgiye ulaştığı siteye girer.
Örnegin hotmail.com isterse pr0 olsun. biz ona pr için degil içeriginden faydalanıyoruz diye giriyoruz.
Pageranka genellikle yeni açılan siteler muhtaçtır. ( Google mühendisleride bunu çok iyi bildiğinden, yeni açılan sitelerin pr almasını zorlaştırıyorlar.)
Pageranka çok fazla kafanızı takmayın.
insanlarda kolay kolay google toolbar kurmaz. En azından Türkler pek kurmuyor.Türkiyede internet kullanma oranı %10 şu an.
10 kişiden 1 kişi internet kullanıyor o bir kişininde Allah bilir kaçı google toolbar kurar ki.
insanlar, hepsiburada.com, download.com, itiraf.com, siberalem.com, hotmail.com, hotscripts.com, internethaber.com gibi adreslere pr degerleri yüksek diye girmez, içerikleri var diye giriyor...
Eger sitenin içeriği iyiyse bir gelen bir daha geliyorsa, insanlar siteni sık kullanılanlarına ekliyorsa zaten senin sitenin pageranka falan ihtiyacı yoktur.
Sitenin içerigi gerçekten kaliteliyse zaten sana başka insanlar link verirler ve pagerankında yükseliyor.
Pek akıcı bir yazı olmadı konudan konuya atladım kusura bakmayın

kaynak: r10.net

Pr ve Sitenizin Durumunu Gösteren Kaliteli Siteler:

Pr ve Sitenizin Durumunu Gösteren Kaliteli Siteler:

FREE Webmaster Tools - SEO Tools ( Her türlü araca ulaşabilirsiniz )

AdSense Tool | Google AdSense Sandbox Tool ( Sandbox Durumu Gösterir )

sitelerim.info - Ucretsiz - PageRank Kontrol, Geri Link Raporu, Link Populerlik Analizi, Taranan Sayfalar Raporu ( Page Rank Ölçer )

Google Banned Tool ( Google Ban Durumu Gösterir. )

FakePR.info - What is fake page rank? ( Fake Pr Değeri Tespit eder: Genuine yazıyorsa gerçek değerdir. )

Türkiye'nin Link Bankası (Google Page Rank Ölçer )

Who links to me ( Size Kimlerin Link verdiğini tespit eder.)

Live PR | Live Pagerank | PageRank Prediction | Future PageRank ( Page Rank Ölçer )

FuturePageRank.net :: PageRank and other SEO tools! ( Gelecek Pr Değeri Ölçer )

Google cache tool: check how your website indexed by different Google datacenters. ( Ayrıntılı ve farklı datacenterlara göre page rank )

Alexa Web Search ( Sitenizin dünya çapındaki sıralamadaki yerini gösterir. )

Internet Archive: Wayback Machine ( Sitenizin geçmişteki görüntülerini çekilmiş fotolarının verir. )

Backlink-Checker, Links prüfen, linkpopularity, linkpop, Backlinks ( sitenize kimler link vermiş kısaca backlink gösterir )

Check Page Rank and Domain Analysis (Fake PR ve PR Kontrol)

kaynak : r10.net

Google Pagerank™ (Geniş Açıklama)

Google Pagerank™ (Pr) Nedir?
Pagerank dilimizde tam karşılığı olmayan Google terimidir.Genellikle webmasterlar tarafından ''Link Popülerliği'' veya ''Link Puanı'' olarak algılanır ama terim olarak Pagerank denir.Pagerank Google'nin sitelere verdiği bir değerdir.


Google Pagerank™ Nasıl Artar ?
Pagerank artırmak için tek bir yol var diyemeyiz.Pagerank sitenin tamamını ele alınarak verilen bir değerdir.Yani kısacası sayfanızın yüksek pagerank değeri alabilmesi için;
  • Sitenin insanlığa hizmet etmesi gerekir.
  • Spam'ın,Gizli kelimelerin,kötü amaçlı js kodlarının olmadığı bir site gerekir.
  • Yazılarınızın özgün olması gerekir.
  • Bol bol kendi içeriğinizdeki yüksek Pagerank değerine sahip sitelerden link almanız gerekir.
  • PageRank değeri bir ziyaretçinin sayfada harcadığı süreyede bağlıdır.
Google Pagerank™ Yararları ?
  • Eğer sayfanız yüksek pr değeri alıyorsa demekki sitenizi Google önemsiyordur.
  • Site içeriği ve pagerank değeriyle sitenizin Google arama sırası belirlenir.
  • Sitenizin Google’daki indexlenme hızına etki eder.
  • Google böceklerinin sitenize daha fazla uğramasını ve buna paralel olarak hitinizin artmasını sağlar.
  • Backlinklerinizi ''Fenerbahçe'' olarak alırsanız bu kelimede üstlerde çıkma şansınız dahada artar.
Google Pagerank™ Natural Linkling ve Unnatural Linking Nedir ?
Natural Linkling; Başka sitelerin sizlere verdiği doğal linklerdir.Örn:Bir makale sonunda sizi kaynak göstermesi gibi.
Unnatural Linking; Kısacası toplist gibi pagerank artırma yöntemleri Google için doğal olmayan linklerdir.Toplistleri Google Pagerank artırma yöntemi olarak görüyor ve sonucunda sizi cezalandırabiliyor.



Google Pagerank™ Dance Nedir ?
Google Dance, PageRank™ güncellenmesi sırasında PageRank™ değerlerinin Google veri merkezlerinden sorgulandığında birbirinden farklı değerlere sahip olmasına verilen isimdir. Bu esnada bir sitenin PageRank™ değeri bir an 3 sonra 5 ve sonra tekrar 3 olabilir.



Google Pagerank™ Bomb Nedir ?
Google Pagerank™ değerini etkilemek için uğraşan webmasterlara karşı alınan bir önlemdir.Eğer bir webmaster PageRank™ değerlerini etkilemeye çalışırsa Google bunu bir hile olarak görür ve siteyi cezalandırır.



Google Pagerank™ Linkfarm Nedir ?
Genellikle arama motorlarında sıralamalarını yükseltmek için oluşturulmuş birbirlerinden tamamen ilişkisiz linklerin bulunduğu sayfalardır.Bu tip sayfalar çoğu arama motorları tarafından cezalandırılır.



Google Pagerank™ Gpr Nedir ?
Google'ın size gelecekte vereceği pagerank değeridir.Bu bilgiler kesinlikle doğru değildir.Sadece Google'nin açıklamış olduğu algoritmaya göre verilen bir bilgidir.



Google Pagerank™ İpuçları
  • 10.000 tane pr0 yerine 1 tane Pr4 almak daha iyidir.Ama bu pr0'ın değersiz olduğunu,işe yaramaz olduğunu göstermiyor.PR0'la sadece botların sitenize uğramasını sağlıyabilirsiniz.İlersi için pek etkili değildir.
  • İçeriksiz,link tarlası ve spam sayfalardan link almak sitenizi olumsuz yönde etkiler.
  • Eğer sizin mobilya siteniz varsa size en iyi katkı sağlayacak siteler mobilya,sandalye,masa,koltuk vb sitelerdir.
  • Link aldığınız sitelerin sizin linkinizi ''linkler'' gibi bir bölümde yayınlaması yerine sitenin içeriği gibi göstermesi daha yararlıdır.
  • Çok önemli bir konuya değinmek istiyorum.Mesela Fenerbahçe ile ilgili site açan birisi her daim Fenerbahçe diye link alması yerine her daim farklı farklı titlelerde link alması çok daha yararlıdır.

Makalede sizlere azda olsa bilgi verebildiysem ne mutlu.
Yazar: Mesut Dadaş
Kaynak: Google Pagerank™
Alıntı yaparken kaynak belirtirseniz sevinirim.

Kaynak : r10.net

vB-Hacker.com daki seo yarışması

awesome drawing

Yarışmada Son Durum

mrb arkadaşlar

ilk sayfada baya kıpraşmalar oluyor.. umarım bu bizi pek etkilemez :) hadi hayırlısı...

Bu akşam

Bu akşam herkese terörü anlatmaya çalıştık umarım faydalı olmuşuzdur...

TERÖRİZMİN HEDEFLERİ

TERÖRİZMİN HEDEFLERİ

19 April 2005 Tuesday

Terörizmin en çok sözü edilen amaç veya işlevleri şu şekilde ifade edilebilecektir:

1. Halkı veya hedef bir topluluğu korkutmak, dehşete düşürmek,

2. Yerleşik otoriteyi tahrip etmek. Onun, terörist ile masum kitle arasında ayırım yapmadan baskı yöntemlerine başvurmasını sağlamak,

3. Otoriteye veya düzene karşı olan güçleri harekete geçirmek.

4. Yerleşik otoritenin güçlerini ve kurumlarını etkisizleştirmek, işlemez kılmak,

5. Kamuoyunu olumlu (kendi lehinde) veya olumsuz (düzene karşı) yönde etkilemek, yönlendirmek,

6. Siyasal güç odaklarını ele geçirmek veya var olan yönetimi devirmek. Terörist örgütler, amaçlarını kısa ve uzun vadeli olarak ayırarak ilk aşamada meşru otoriteyi yıpratmayı ve ona zarar vermeyi, ikinci aşamada ise mevcut sistemi değiştirmeyi hedef olarak belirleyebilirler. Çünkü; "Terörün toplum yaşamına yansıyan gücü bombaların yıkımının çok üzerindedir. Devlete güvenin sarsılması, paranoya durumunda artırılan koruma önlemleri, terörün başarısının temel göstergeleridir."

Fransız Polemoloji (savaş ve silahlı çatışmaları inceleyen bilim dalı) Enstitüsü'nün 1973 yılında yayınladığı bir araştırmada Gaston Bouthol, terörist hareketin amacını şöyle tespit etmektedir:

"Terörist hareket, ilk amaç ve sonuç olarak kaygı ve korku dalgaları salmaya yöneliktir. Terör, korku psikozu yayarken öznelerinde de bir güçlülük ve gurur duygusu uyandırır. Çünkü onlar artık yaşam ve ölüm kararını ellerinde tutmaktadırlar. Sonunda bu gibi eylemler toplumların, bunlara karşı önlemler almasını zorunlu kılar." Terörizmde, fiziksel zarardan çok, hedef kitlede psikolojik etki yaratmanın daha önemli olduğu önceki bölümlerde belirtilmişti. Bu sebeple teröristler, kamuoyunu etkilemek için gelişmiş iletişim teknolojisini, en çok da medyayı amaçlarına ulaşmada vasıta olarak görürler. Çünkü kamuoyunun olaylar ve eylemler hakkında ne kadar bilgisi oluşursa, terörün bir psikolojik olay olarak yerleşmesi de o kadar kolaylaşacaktır. Bu nedenle sosyo-politik mesajların yayılması ve eylemlerin amacına ulaşmasında, şiddetin felsefesinde yatan ideolojik hedefi kolaylaştırmak için medya terör örgütleri için vazgeçilmez bir tanıtım aracı olmaktadır. Çağdaş terörizmin teorisyenlerinden Brezilyalı Carlos Marighella, "Şehir Gerillasının El Kitabı"nda terörün medyayı manipüle etme stratejisini şu şekilde özetlemektedir: "Psikolojik savaşta medya, sansür ve baskı uygulandığı ve kendisine yönelik filtreleri yasaklayarak, kendisini savunma konumuna kapadığı için, hükümet her zaman dezavantajdadır. İşte tam bu noktada hükümet, çılgın ve ümütsiz hale gelir, tezatlara düşer, kendisini ve her şeyi kontrol altında tutma gayreti içinde çöküşe başlar." Terörizm konusunda yapılan çalışmalarda ve araştırmalarda ortaya çıkmıştır ki, terör örgütleri amaçlarına ulaşabilmek için gereken malzeme ve maddi kaynağı, yasal olmayan yollardan kazanmaktadırlar. Özellikle son dönemlerde silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, neredeyse tamamıyla bu örgütlerin ellerine ya da kontrolüne geçmiştir.

TÜRKİYE'DE TERÖRÜN TARİHİ GELİŞİMİ

TÜRKİYE'DE TERÖRÜN TARİHİ GELİŞİMİ Yazdır E-posta
16 August 2006 Wednesday
Türkiye’de yoğun terör hareketlerinin başlangıcı 1960’lı yıllara dayanmaktadır. 1961 Anayasası ile oluşturulan geniş hürriyetler ortamı yeni ve farklı arayışlara sahne olmuştur. Tarihinde ilk kez batılı anlamda tanımlanabilecek işçi ve burjuva sınıflarıyla yeni paylaşım, bölüşüm tartışmaları gündeme gelmiş, hatta parlamentoya girmiştir. Kitle iletişim araçlarının hızla gelişmesi, insanların ufuklarını genişletmiş, talep ve beklentilerini artırmıştır.

Kırsal kesimden kentlere olan yoğun göçlerin sonucu şehirlerde yaşayanların oranı, köylerde yaşayanlara nazaran hızlı bir artış göstermiştir. Ancak bu dönemde ekonominin sunduğu imkanlar, hızla gelişen ihtiyaçların gerisinde kalmıştır.

İşte böylesi bir ortam içerisinde toplumun başta öğrenci ve işçi kesiminde kıpırdanmalar başlamıştır. Bu kıpırdanmalar 1967 yılında Federal Almanya’nın Berlin kentinde öğrenci olayları şeklinde kendisini göstermiş ve sonra hızla yayılarak tüm Avrupa’yı kapsamıştır.

Bu olayların başlangıcından bir yıl sonra 1968 Haziran ayında Türkiye’de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi ile Ziraat Fakültesi’nde öğrenci olayları görülmeye başlanmıştır. Ardından olaylar İstanbul’a sıçramış, birbiri ardına üniversite işgalleri görülmüştür. Masum öğrenci talepleri şeklinde başlayan bu hareketler o zamanlar kamuoyunda tepki ile karşılanmamıştır.

Çünkü dağıtılan bildiriler; “... hareketimiz sağ ya da sol eğilimli değildir. Amacımız üniversite reformunu gerçekleştirmektir.”, “...amacımız yanlış anlaşılmasın, kolay sınıf geçip, kolay diploma almak peşinde değiliz. Sadece bozuk eğitim düzeninin düzeltilmesini istiyoruz...” gibi masum istekleri içermekteydi. Ancak üniversite gençliği içerisinde silahlanmanın ilk kez bu dönemde başlaması, altı çok önemle çizilecek bir gerçektir.

TERÖR ODAKLARININ UYGULADIKLARI SAFHALAR

TERÖR ODAKLARININ UYGULADIKLARI SAFHALAR

19 April 2005 Tuesday

Terör odakları hedef aldıkları ülkeyi içten çökertmek amacıyla uyguladıkları stratejilerini dört aşamada gerçekleştirmektedirler. İdeolojileri ne olursa olsun hemen hemen her unsur bu aşamaları uygulamaktadır.

Birinci Aşama - Hazırlık

İkinci Aşama - Örgütlenme

Üçüncü Aşama - Eylem

Dördüncü Aşama - İç Savaş

Birinci Aşama (Hazırlık)

Terör açısından birinci bölüm "hazırlık" adı altında sürdürülen planlama faaliyetlerini kapsar. Bu faaliyetler arasında yapılacak en önemli iş, içten çökertilecek toplumun her yönüyle incelenmesi ve analize tabi tutulmasıdır. Amaç toplumları parçalamak olunca yapılması gereken de belirlenen kıstaslara göre zayıf yönlerinin daha derinleştirilip güçlü yönlerinin zayıflatılması olmaktadır.

İlk aşamanın asıl hedefi yıkılacak toplumda aktarılmaya başlanan ideoloji doğrultusunda sempatizan kişi ve kuruluşlar oluşturmaktır. Diğer bir deyişle taban teşkil etmektir.

Uygulamaya konulan bu planın devlet tarafından illegal olarak nitelendirilmesine başlangıçta imkan yoktur. Zira ilk başlanan uygulamalar çok düşük düzeyde ki masum ve makul propagandalardır. İdari aksaklıklar, yanlış uygulamalar ve bir takım düzensizlikleri dile getirme gibi topluma düşük düzeyde kazandırılan bağışıklık giderek dozajın arttırılmasına imkan sağlamış olur. Bu şekilde oluşturulan sempatizan kitle basit eylemlere başvurur ki Türkiye’ de 1965’e kadar olan dönem bu aşamanın geçtiği dönemdir. Bu dönemde silahlı mücadeleden ziyade toplantı, gösteri yürüyüşü, miting, grev ve sendikal faaliyet şeklinde propaganda faaliyetleri görülmüştür.

İkinci Aşama (Örgütlenme)

Örgütlenme aşamasında, ilk aşamada elde edilen veriler ışığında örgütlenme çalışmalarına başlanmıştır. Sempatizan kitle arasında sivrilen kişiler kendilerini destekleyen diğer kişiler ile birleşme ihtiyacını duyarak bir araya gelirler veya belirlenen kişilere belirli mihraklarca el atılarak bir araya getirilirler ve tehdit merkezinin öngördüğü şekilde eğitilirken, bir yandan da birbirleriyle irtibatlandırılırlar. Verilen eğitim; ileride her türlü görevi yapabilecek militan yetiştirmeye yöneliktir.

Öte yandan oluşan ve muayyen bir eğitimden geçen örgütlerin, legal yandaş kuruluşlar veya illegal diğer yandaş örgütler ile irtibatlandırılmaları sağlanır. Özellikle legal güçlü kuruluşları elde etmeye yönelik sızmalar, şehir ve kır gerillası halinde teşkilatlanmalar hep bu safhada ele alınan konulardır.

Böylece elde edilen güç birliği ile yasal olmayan silahsız toplu eylemler ve silahlı münferit eylemleri başlatacak zemin hazırlanmış olur. Korsan mitingler-boykot ve işgaller-pankart ve afişlemeler, gizli bildiri ve yayınlar-hücresel faaliyetler ile küçük çapta silahlı eylemler bu döneme özgüdür. Bu dönem Türkiye’de 1965-1970 arasını kapsamaktadır.

Üçüncü Aşama (Eylem)

Başlatılan bu aşamanın amacı yandaş legal kuruluşların da örgütlü desteği ile eğitilmiş örgütlerin öncülüğünde şehirde ve kırda toplu silahlı eylemleri başlatarak halkı sindirmek; Devlet güçlerini zaafa uğratarak toplum-devlet bağını parçalamak ve yönetimi ele geçirmek için gereken ortamı hazırlamaktır. Bu aşama sonunda devlet güçlerinin yetersizliği vurgulanır ve toplumun devlete olan güveni kaybolarak halkta büyük bir moral çöküntüsü ve teslimiyet duygusu başlatılır. Terör eylemleri denilen silahlı ve bombalı saldırılar, etkin kişilerin öldürülmeleri, sabotajlar, silahlı soygunlar, yerleşim yerlerine yapılan silahlı baskınlar bu safhanın belirgin özelliklerindendir ve Türkiye’de 1971-1979 yıllarını kapsamaktadır.

Dördüncü Aşama (İç Savaş)

Bu safhanın hedefi yönetimi ele geçirmektir. İçten çökertme tekniğinin son adımı olan bu aşamada, artık çeşitli bölge, yerleşim yeri ve hatta büyük şehirler ele geçirilerek üsler kurulur. Devlet güçleri ile açıkça silahlı mücadeleye girilir, kurtarılmış bölgeler kendi teşkilatlarını birleştirerek düzenli illegal birlikler tesis edilir. Bu esnada dış güçlerin para, malzeme, personel ve teknik yardımları ile iç savaş başlatılarak içten çökertme işlemi tamamlanır.

TERÖRİST FAALİYETLERİN NİTELİKLERİ

TERÖRİST FAALİYETLERİN NİTELİKLERİ Yazdır E-posta
19 April 2005 Tuesday

Terörizm, meydana gelen hasar ve insan kaybından ziyade yarattığı psikolojik etki ve politik sonuçlarla ölçülür. Nitekim teröristler, dikkatleri kendileri ve davaları üzerine çekmeyi başarmış ve kesinlikle bir korku ve dehşet ortamını yaratabilmişlerdir.

Bu bağlamda terörizmin nitelikleri şöyle sıralanabilir:

- Teröristler amaçlarına ulaşmada vasıta olarak, hedef gruplar arasında korku, ümitsizlik ve yıkım atmosferi oluşturmaya çalışırlar.

- Bir şiddet olayının psikolojik sonuçları fiziki sonuçlarından ölçüsüz bir şekilde büyük olursa terörist bir nitelik kazanır.

- Terörizm, özel olarak önceden bilinmeyen baskı şeklidir. Bunda kişi terörizmin belirgin kanunları esasına göre hareket eden teröristlerin ellerinde imhadan kurtulmak için hiç bir şey yapamaz.

- Teröristler savaş kuralı ve yasası tanımazlar, muharip ve gayri muharip ayrımı yapmazlar. Çünkü teröristlere göre tarafsız olunamaz, ya onlardansınız ya da onlara karşısınız.

- Terörizm vahşi, barbar yöntemler ve silahlar içerir.

- Terörizm aşağıdaki sebeplerden dolayı teröristlerce doğru ve haklı gösterilmektedir.

+ Terörizm geçmişte de mevcut olmuş başarı için en iyi ve tek yöntemdir.

+ Terörizm göze göz, dişe diş şeklindeki adil intikamı gerçekleştirir.

+ Terörizm ehveni şerdir, yani kötünün iyisidir. Çünkü terörizmi benimsemezsek daha büyük kötülüklerle karşılaşırız.

TERÖRİST FAALİYETLERİN AMACI

TERÖRİST FAALİYETLERİN AMACI

19 April 2005 Tuesday

Terör örgütlerinin amaçları örgütlerin faaliyette bulundukları ülkelere ve kendilerini yönlendiren merkezlere bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir.


Bilinen yaklaşımlar çerçevesinde terörizmin amacını; hedef alınan rejimi, sistemi, şiddet yolu ile yıkarak, yerine kendi ideolojileri doğrultusunda yeni bir yönetim tesis etmek olarak belirtebiliriz. Bu yaklaşım terör olaylarının hukuki davalarında açık bir şekilde belirtilmektedir. Terör örgütleri, savundukları ideolojiye bağlı olarak, haksızlık ve zulüm olarak gördükleri yönetim ve yöneticileri bertaraf etmeyi, böylece daha mutlu ve adaletli bir hayat tarzını amaç edindiklerini ileri sürmektedirler.


Bu uğurda kendilerini, haklarını savundukları toplumun, kıymeti henüz tam bilinmeyen meçhul savaşçıları ve fedakar gönüllüleri olarak görürler. Halkın bilinçli olmaması nedeniyle, kendisi için yapılan iyi şeyleri algılayamayacağı ve bu nedenle yürütülen harekete katılmasının mümkün olmadığı, ancak zaman içerisinde bilinç kazanarak harekete katılacağı ileri sürülür. Bu zamana kadar, azınlıkta olan bilinçli kitlelerin, halk adına mücadeleyi yürütmesi, mücadeleye önderlik etmesi gerektiği savunulur.

Neden bir takım insanlar amaçlarına ulaşmada ölümü göze alıp, her türlü zorluk ve yokluğa katlanarak, silahlı şiddet gibi oldukça zor bir maceraya atılmaktadırlar? Bunun en büyük nedeni, mücadele verdikleri düşmanları ile aralarındaki güç dengesizliğinde yatmaktadır. Hedef alınan sistemin normal yollardan değiştirilmesinin imkansızlığı silahlı mücadeleyi tek çare olarak göstermekte ve güç dengesizliğini ancak terör eylemlerine başvurarak gidermeye çalışmaktadırlar.

Ancak terörün kamuoyunda görünen amacı, uzun vadede hedef aldığı siyasi rejimi devirmek gibi görünmektedir. Böyle olunca, kısa vadede de bazı amaçlarının bulunması gerekir. Terörizmin, birbiriyle iç içe geçmiş bulunan kısa dönem amaçlarını şu şekilde özetlemek mümkündür.


- Öncelikle hedef alınan rejimi ve siyasi iktidarı yıpratmak, mevcut otoriteyi sarsmak.

- İç ve dış kamuoyunda davalarının duyurulmasını sağlamak ve dikkatleri savundukları davanın üzerine çekmek.

- Oluşturdukları tedhişle, toplumun direnme gücünü kırarak kendi davalarına karşı olumsuz duyarlılıkları ortadan kaldırmak ve kitleleri itaate zorlamak.

- Kısmi güç ve otorite sağladıkları toplumda kendilerine taraftar katılımı ve kitle desteği sağlamak.

Terör örgütlerinin eylemlerinin birinci aşamadaki temel amaçları, halkın gözünde siyasal iktidarı yıpratmak ve giderek, devletin manevi otoritesinin zayıflamasını sağlamaktır. Öyle ki, bu otorite bunalımı bu kez de, yöneticilerin yeteneksizliklerinin bir kanıtı olarak ileri sürülecek ve yığınlar, mevcut iktidara karşı başkaldırıya itilecektir. Kısacası, siyasal terörün kısa dönemdeki birinci amacı, merkezi iktidarı felce uğratmak ve kamuoyunu yıldırmayı gerçekleştirmektir.

Terörizmin, bazı güçler tarafından, birtakım siyasi ve ekonomik çıkarlar sağlamak için araç olarak kullanıldığı dikkate alındığında ise, amaç oldukça farklı olmaktadır. Bu gibi durumlarda terörizmin amacı, bir kazanım elde etmek amacıyla, hedef alınan ülke ve toplumda, belirli ortamların oluşmasına aracılık etmektir.

Türkiye gibi stratejik önemi bulunan ülkelerin, terör ortamında tutulmasında, bazı devletler ve birtakım güçlerin çıkarları açısından zaruret bulunduğundan, terörün amacı, sadece bu ortamın devamını sağlamaktır. Dolayısıyla terör, bir siyasi mücadele aracı olarak, bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatması, destabilize etmesi için de kullanılmaktadır.

Özellikle ekonomik açıdan konuya yaklaşıldığında, terörle mücadelenin oldukça yüklü bir maliyetinin bulunması, zaten kıt kaynaklara sahip ülkelerin, ülkenin gelişimi ve ekonomisine yönelik harcaması gereken paraları terörle mücadele alanına kaydırma zorunluluğu, terörün bir amacının da, ekonomik açıdan ülkenin kaynaklarının verimli alanlarda kullanılmasını engellemek olduğu, gerçeğini ortaya çıkartmaktadır. Terör örgütlerinin eylem stratejileri arasında ekonomik hedeflerin bulunması, bu alandaki eylemler ile mevcut rejimin tıkanmasını sağlayarak halkın daha fazla tepki göstermesine zemin hazırlamak ve böylece devrimci bilince sahip olmalarını hızlandırmak şeklindeki yaklaşımları konuya açıklık getirmektedir.

Bazen terör, aynı topraklar üzerinde yaşayan ve aynı kaderi paylaşan, farklı etnik yapıya sahip olduğu iddia edilen unsurların, karşı karşıya getirilmesini sağlayarak, ülke bütünlüğünü ve huzurunu bozmak, şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Etnik yapının istismarı zaman içinde teröre kaynak teşkil etmektedir. Yapay veya doğal, oluşan etnik yapı teröre kaynak teşkil ettiğinde bu unsura karşı, toplumda zamanla oluşmaya başlayan tepkiler, yavaş yavaş dışa vurulmaktadır. Terör eylemleri sonucu açığa çıkan toplumsal duyarlılık, toplumun, terörün kaynağını teşkil eden unsura karşı, ayrım gözetmeksizin, bilinçsiz bir şekilde tepki duyması sonucunu doğurmaktadır. Böylece muhtemel bir iç çatışmanın ilk sinyalleri de verilmeye başlanmış olmaktadır.

Toplumlarda farklı kültürel altyapı ve dünya görüşüne sahip grupların, terör aracını kullanarak, karşı karşıya getirilmek suretiyle çatıştırılmaya çalışılmaları, dolayısıyla toplumun birlik ve bütünlüğünü, düzenini bozma, terörün dikkati çeken bir başka amacı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Terörizmin, kitlelere yönelik hedef gözetmeyen şiddet eylemlerinde ise toplumun güven duygusu ortadan kaldırılarak, halkın can derdine düşmesi amaçlanmaktadır. Böylece kitlelerin terörizme karşı duyarlılıklarının yitirilmesi ve güvenlik açısından devlet ile toplum arasında büyük bir uçurumun meydana getirilmesi hedeflenmektedir.

Artan eksilen oranlarda, her gün terörle karşı karşıya kalınan bir ülkede halk, teröre ve terör örgütlerine karşı tepkisini farklı şekillerde ortaya koymaya başlar. Bu tepki bazen tamamen bir tepkisizliği doğurabildiği gibi, bazen de halkı, terörü oluşturan örgüt neticesindeki olaylara karşı şiddet hareketlerine itebilmektedir.

Terör örgütleri kamuoyuna seslerini duyurabilmek için propaganda (reklam) peşindedirler. Örgütsel faaliyetlerini gündeme getirebilecek, kendilerinin ve düşüncelerinin canlı kalmasını sağlayacak her türlü harekete katılmaktadırlar. Ülkemizde terör örgütlerinin bazı kişilerin cenazelerine sahip çıkması, çeşitli sebeplerle mağdur olan insanlara sahip çıkıyor görülmeleri, o kişiler ve olaylar üzerinden, kendi seslerinin duyurulmasını sağlamaya yönelik girişimlerdir. Bu açıdan bakıldığında terör örgütleri, amaçlarına hizmet edecek her türlü olayı istismar etmek peşindedirler.

Burada şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Terörist girişimde önemli olan husus, giriştiği operasyonun büyüklüğü değil, yarattığı veya yaratacağı yankının büyüklüğüdür.

TERÖRÜN TANIMI

TERÖRÜN TANIMI Yazdır E-posta

Terör, kavram olarak, Türkçe’deki karşılığı ile “korkutma, yıldırma” ve tedhiş anlamına gelmektedir. Ancak bu korkutma, yıldırma ve tedhiş, yoğunluk olarak oldukça büyük çaplı ve birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını birden bire kaplayan korku durumunu ve şiddet halini ifade etmektedir.

Günümüzde çokça kullanılan bir terim olmasına rağmen terörün ortak kabul görmüş bir tanımı bulunmamaktadır. Konu ile ilgili birçok tanım yapılmış, ancak uluslararası arenada ortak bir kavram üzerinde birleşilememiştir. Bunun nedeni de bir tarafın terörist ilan ettiğini, diğer tarafın özgürlük savaşçısı olarak nitelemesidir.

Terör, tanım olarak, insanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara belli düşünce ve davranışları benimsetmek için zor kullanma ya da tehdit etme eylemidir.

Terör, büyük çaplı korku veren ve bireylerde yılgınlık yaratan bir eylem durumunu ifade ederken; terörizm, siyasal amaçlar için mevcut durumu yasadışı yollardan değiştirmek amacıyla örgütlü, sistemli ve sürekli terör eylemlerini kullanmayı bir yöntem olarak benimseme durumudur.

Terörizm; siyasal hedeflere ulaşmak için toplumun demokratik ikna ve eylem yoluyla barışçı davranışına karşı, hukukun üstünlüğü ve devlet otoritesini tanımayan, güçsüzlüklerini gizlemek için demokratik otoriteleri kitlelerden kopararak halka karşı şiddet kullanmaya yöneltmeyi amaçlayan, kendi güç ve doktrinleri ile sağlayamadıkları halk desteğini ve ayaklanmasını sağlamak için tarihsel görevlerinin olduğuna inandırılmış çeşitli unsurlardan oluşan ve uluslararası destek gören örgütlerin, tahripkar silahlarla donanmış olarak gelişmiş taktikler kullanan, insanlığı hakir gören, ahlaki hiçbir temeli bulunmayan siyasi hedeflere ulaşmak için insan hayatını hiçe sayan, masum insanları hedef alan ve hiçbir savaş kuralı tanımayan, geleneksel politik suçlardan farklı, metodik, örgütlü, sistematik, öldürme, kaçırma, korkutma ve tahrip eylemleridir.

12.04.1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ise terörü şöyle tanımlamaktadır:

“Terör, baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir.”

Burada yapılan tanımlama, her ne kadar terör tanımı olarak verilmiş olsa da asıl vurgulanan terörizmdir. Çünkü terörizm kavramına bakıldığında genellikle şiddet ve dehşet olgularının birleştiği siyasal içerikli ve kurulu bir düzene-sisteme yönelik amaçlı eyleme verilen ad olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hukukçu Sulhi DÖNMEZER ise terörü; şiddetin sosyal, ulusal, ırksal, dinsel, fesat çıkarıcı ve benzer diğer maksatlarla ve diğer sosyal sınıflar arasında çatışma, savaşa tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dışı olarak kullanılması olarak tanımlamaktadır.

Büyük Larousse sözlük ve ansiklopedisinde terör; “Bir gücü, bir iktidarı zorla kabul ettirmek amacıyla sistemli bir biçimde şiddet kullanma, yıldırma, tedhiş” olarak; terörizm ise; “bireylerin ya da azınlıkların şiddete dayanan ve kişilere mallara ya da kurumlara yönelik siyasal eylem, bu şiddet eylemlerinin tümü” olarak tanımlanmaktadır.

TERÖR NEDİR?



TERÖR NEDİR?


Bireysel ve kitlesel iletişim araçları geliştikçe psikolojik savaş stratejileri ve taktikleri de o ölçüde gelişmiş, çok karmaşık düzeylerde bir bilim ve sanat dalı haline gelmiştir. Bu yönden, içinde bulunduğumuz iletişim çağı "psikolojik savaşlar çağı" olarak da nitelendirilmektedir.

Değişen dünya dengeleri ve uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar sonucunda, sıcak savaşlar, yerini soğuk savaş metodlarına bırakmıştır. Soğuk savaşın gereği olarak ortaya çıkan psikolojik savaş türü ve bu savaşın vazgeçilmez unsuru düşük yoğunluktaki çatışmalar (Low Indensity Conflict), terör kavramını da beraberinde getirmiştir.

Psikolojik savaşın bir unsuru olan terörizm, genel olarak, zaten var olan yada suni olarak oluşması sağlanan ihtilalci fikir ve hareketlerin, belirli bir amaç için harekete geçirilmesi neticesinde ortaya çıkmaktadır.

Terörizm gelişen ve değişen dünya koşulları ile birlikte, değişiklik göstermekte, gelişen teknolojiye bağlı olarak elde ettiği yeni imkan ve kabiliyetleri ile etkisini ve gücünü her geçen gün arttırmaktadır. Demokratikleşme alanında atılan adımlar terörü nicelik olarak azaltmakla birlikte, demokratik ortamlarda terör eylemlerinin etkinliği özellikle kitle iletişim araçlarının etkisiyle daha da artmaktadır.

Toplumun sosyo-ekonomik şartlarından ve mevcut yapının eksikliğinden kaynaklanan terör faaliyetleri, bir süre sonra bazı güçlerin kontrolüne girmekte veya birtakım çevrelerce suni bir şekilde, istismara açık sorunlar üzerine bina edilmektedir.

Terör hareketleri, günümüzde periyodik olarak ve dalgalar halinde ortaya çıkmakta, zamanla önemini yitirmekte ve bilahare yeniden hız kazanmaktadır. Terörün hız kazandığı bu dönemler ile uluslararası siyasal ilişkiler, bölgesel ve ülke düzeyindeki siyasi ve toplumsal sorunlar arasında yakın ilgi gözlenmektedir.

Sağlıklı bir değerlendirme yapıldığında terör örgütleri ileri sürdükleri şekilde, hedeflerine ulaşamayacakları gibi zamanla marjinalleşmeye de mahkumdurlar. Buna rağmen toplumlardaki dengesizlik ve aksaklıkların, hoşnutsuz kişilerin ortaya çıkmasına yol açtığı ve birtakım güçler ve devletlerin terörü, hedeflerine ulaşmada bir araç ve baskı unsuru olarak gördükleri müddetçe terörizm varlığını devam ettirecektir.

Toplumlarda, hoşnutsuzlukların oluşturduğu küçük grupların varlığı kaçınılmazdır. Ancak, siyasal sistem dengesini ve gücünü koruduğu sürece, bu durum çok fazla korku verici olarak kabul edilmemektedir.

Teröre başvuran grupların, eylem taktikleri ve yürüttükleri gizli faaliyetin bir gereği olarak, hedef seçimi ve eylem zamanı konusundaki insiyatiflerini kullanmada sınırsız davranabilmeleri onları avantajlı hale getirmektedir. Sebep sonuç ilişkisinden uzak bir şekilde gerçekleştirilen terör eylemlerinin, zamanından önce haber alınarak önlenmesi veya faillerinin yakalanmasının güçlüğü, terörün etkisini arttırmaktadır.

Ayrıca teröristler, eylemlerinde kendilerini sınırlayan ahlaki veya insani çok fazla engel tanımadıklarından dolayı, psikolojik bir üstünlüğe sahip olmaktadırlar.

Terörün anlaşılmasında dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ise, terörün tamamen dış etkilere bağlanıp kolaycılığa kaçılmasıdır. Terör mevcut veya istismara açık bir zeminin olmadığı yerlerde yaşama imkanı bulamaz. Dolayısıyla bir yerde yaygın olarak terör mevcut ise orada gerçekten bir şeylerin de yanlış gittiğini kabul ve tespit etmek gerekir. Sosyal yapının zayıf düşmesi veya buna ait belirtileri taşıması terörün arz ettiği tehlike açısından önemlidir. Bir vücut ne kadar sağlıklı olursa, o kadar dirençli ve mikroplara karşı dayanıklılığı ve bağışıklılığı yüksek olur.

Bu bağlamda, olayın tamamen dış dinamiklere bağlanarak iç dinamiklerin göz ardı edilmesi, kendi kendimizi kandırmaktan başka bir şey olamaz. Bunun bir de tersini düşünürsek, terörü yorumlarken, sadece iç dinamikleri ele alıp, dış dinamikleri dikkate almamak da başka bir hatadır. Ülkemizde çok sık telaffuz edilen dış güçler, yabancı mihraklar, düşman ülkeler gibi yaklaşımlar toplumda olumsuz etkilere neden olmakta, dış mihrakların olduğundan fazla güçlü olduğu düşüncesi oluşmakta, iç barışı ciddi bir şekilde tehdit eden bu durum karşısında dış güçlerin varlığına dayandırılan olaylar kamuoyunu dış güçlere karşı daha etkili tavır alınması yönünde beklentilere itmekte, böyle bir yaklaşım devlet tarafından ortaya konmadığı taktirde de inandırıcılık ve otoriteye güven duygusu zayıflamakta, devletin güçsüz ve aciz kaldığı imajı uyanmaktadır.

Terörist bizim insanımız, hedef aldığı bizim insanımız ve faaliyet gösterdiği yer bizim sınırlarımızın içi olduğuna göre, çözümü de büyük ölçüde aynı topraklar içerisinde aranacaktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi buradan, dış etkinin göz ardı edilmesi anlamında bir sonuç çıkarılmamalıdır.

Bir toplumda sorun oluşturan veya sorun olmaya uygun konu ve kavramlar ele alınmak suretiyle, bu kavramlara farklı anlamlar yüklemeye çalışıp, insanları, mevcut sorunları çözebilmek için bir araya getirmekten alıkoyacak bir zeminin oluşturulması, terör ortamına katkıda bulunmaktadır. Toplum içindeki insanları gruplaşmalara iten sorunların çözülebilmesi için, öncelikle sorun olan kavramlara netlik kazandırılması gerekmektedir. Kavram üzerinde bile anlaşılamayacak bir ortamın varlığı, her grubun kendi ideolojik yapısı içerisinde çözümler aramasına, dolayısıyla birbiriyle çelişen yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

Kavram etrafında bile bir araya gelinemeyen sorunlarda çözüm üretilebilmesi ve belli bir toplumsal birliğin oluşturulması çok zordur. Toplumsal barışın sağlanması ve demokrasi kuralları içerisinde her düşüncenin ifade bulabilmesi açısından kavram karmaşasının ortadan kaldırılması zorunludur. Bunun için ise, toplumun önderlerine ve aydınlarına büyük görevler düşmektedir. Toplumu yönlendiren kişilerin sorumlulukları bu noktada oldukça önem kazanmaktadır.

İnsanların, objektif ve bilimsel olmaktan uzak bir şekilde kendi düşünceleri içerisinde sıkışıp kalmaları ve başkalarına hayat hakkı tanımaktan kaçınmaları veya bu durumdan korkmaları bu sonuçları meydana getiren en önemli etkenlerdir. Kavram kargaşası, başkalarının fikrine saygı duyulmaması ve kendi fikirlerimiz dışında ileri sürülen şeylerin ön yargı ile karşılanması sonucu ortaya çıkmaktadır.

NEDEN GÜVENLİK?



NEDEN GÜVENLİK?

Ülkemizde ve dünyada her geçen gün soygun, hırsızlık, terör olayları ve benzeri suçlarda artış yaşanmaktadır. Öncelikle milletimizin can ve mal güvenliğinin ev yada iş yerlerinde korunabilmesi için geleneksel yöntemlerin artık yeterli olmadığı ortaya çıkmıştır. Özellikle PKK terör örgütü ve akabinde yaşanan 11 Eylül saldırıları güvenlik kavramının önemini gözler önüne sermiştir.

TERÖR ve GENÇLİK

TERÖR ve GENÇLİK

Terör örgütlerinin dinamosu niteliğindeki gençlik ile ilgili de çeşitli tanımlamalar yapılmıştır. Gençliği dar manada çocuklukla orta yaş arasındaki devre olarak ; geniş manada kendinden evvelki çocukluk ile kendinden sonraki erginlik kesimi arasında psikolojik, biyolojik ve sosyal açıdan en duyarlı yaş kesiti olarak tanımlamak mümkündür.

UNESCO, 15-25 yaş dilimini gençlik olarak kabul etmiştir. Ülkemizde ise, 14-22 yaş kesimi, gençlik çağı olarak benimsenmiştir.

Ülkemizde genç nüfusun yoğunluğu dikkate alındığında, 14-22 yaş kesitindeki insanlarımızın önemli bir yekün teşkil edeceği kendiliğinden anlaşılacaktır. Okuyanlar açısından, 14-22 yaş grubundaki gençlerin, Lise ve Üniversite gençliği olduğu açıktır.

Gençliği akademik düzeyde ele alan çeşitli araştırma ve değerlendirmelerde; gençler, okuyan gençler ve okumayan gençler olarak ikiye ayrılmıştır. Okuyan gençler, orta öğretim gençliği ve yüksek öğretim gençliği olarak taksim edilmiştir. Yine, okumayan gençler de işçi gençlik, köylü gençlik ve avare (lümpen) gençlik olarak kategorize edilmişlerdir. Ancak, okumayan gençlik ile ilgili olarak yapılan bu gibi sınıflandırmalar, bugün itibarıyla daha da çeşitlendmiş ve bazı sınıflar önemini yitirirken, bazılarının önemi artmıştır.

Terör Örgütlerinin Gençliğe Duyduğu İhtiyacın Boyutu ve Gerekçeleri;

Terör örgütlerinin eleman ihtiyacı ile bu örgütlerin gençliğe yönelik faaliyetleri arasında doğrusal bir orantı bulunmaktadır. Çünkü, terör örgütleri açısından, eleman temin etmede en verimli alanların başında gençlik çevreleri gelmektedir. Gençlik çevrelerinin en organizeli olanı ve dolayısıyla en kolay yönlendirilebilen de üniversite gençliğidir.

Öyle ki, gençlik son derece duygusal davranışları itibarıyla en az mantık muhakemesi yapan kesimdir. Gençlikte fedakarlık, ataklık, gözü peklik gibi hasetler en yoğun döneminde bulunmaktadır.

Aileden ve geleneksel çevrelerden kopuş, kendini ispat, yeni ufuklar keşfetme gibi değişimler de yine bu dönemde yaşanan hususiyetlerdir.

Gençleri tuzaklarına düşürmeye kararlı olan terör örgütleri, bu hususiyetlerin analizlerini en ince ayrıntılarına kadar yaptıklarından ve yiğitlik, mertlik, fedakarlık gibi kendilerinde zerresi bulunmayan yüce değerleri istismar ederek, gençleri tabiri caiz ise can evinden vurmaktadırlar. Böylece gençlik özellikle de üniversiteli gençlik, terör örgütlerinin en verimli av sahası haline gelmektedir. Geçmiş tarihlerde birçok terör örgütünün ideolojik mayası dışarıdan gelse de hamuru üniversite kantinlerinde, yurtlarında, derneklerinde yoğrulmuştur.

Örgütlerin asıl yönlendiricileri perde arkasında olsa da fiili liderler üniversitelerin içinde yetişmiştir. Geçmişte faaliyet gösteren ve bugün faal olan örgütlerin liderlerinin, lider kadrolarının büyük bir çoğunluğunun üniversitelerden terk kişiler olduğu bilinmektedir.

Dolayısıyla, terör örgütleri üniversitelerimize birer eleman devşirme, kadro yetiştirme alanı olarak bakmaktadırlar. Gerçekten de belli başlı terör örgütlerinin elemanlarının önemli bir bölümünün, üniversitelerden saflarına kazandırıldığı anlaşılmıştır.

Terör Örgütlerinin Gençliği Elde Etme Yöntemleri;

Terör örgütlerinin gençliğe yönelik faaliyetleri rast gele ve kendiliğinden ortaya çıkan bir olgu değildir. Terör örgütleri, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de gençliğe son derece bilinçli ve stratejik amaçlar ile yönelmektedirler.

Nitekim,1970'lerin başlarında ortaya çıkan terör eylemlerinin hazırlık ve örgütlenme aşamasında gençlik dinamizminin en zirvede bulunduğu üniversiteler karargah rolü oynamıştır.

Terör örgütleri, öğrenci gençleri daha kolay avlamak ve ihtiyacı olan elemanları temin etmek amacıyla okul derneklerine el atmaktadırlar.

Terör örgütlerinin öğrenci gençleri saflarına çekmek maksadıyla geliştirdikleri yöntemlerden birisi de üniversiteler dışında çeşitli paravan dernekler kurmaktır. Kurmuş oldukları paravan dernekler vasıtasıyla, çeşitli sözde kültürel ve sportif etkinlikler düzenleyerek gençleri saflarına çekmektedir.

Örgütler, gençleri ürkütmemek için, ilk etapta tehlikesi olmayan, basit görevler ile ilişkilerin içerisine çekmekte, akabinde de "Sizler örgütün sırlarına vakıf oldunuz artık örgütün malısınız" diyerek geriye dönüşün kapılarını kapatmaktadır.

Terör örgütlerinin öğrenci gençleri (üniversiteli) saflarına kazanmak amacıyla cinsellik, kültürel farklılıklar, sosyal katmanlar, ekonomik imkanlar, siyasal tercihler, dini inançlar, çeşitli hobiler ve benzeri olguları istismar ettikleri öğrenilmiştir.

Örgüt kadroları haline gelen kızların, erkekleri avlamakta araç olarak kullanıldığı, kültürel olarak yakınlığın, bölgeciliğin, hemşehriciliğin öğrencileri örgüt saflarına çekmede vasıta olarak değerlendirildiği, ekonomik zorlukların aile imkanlarındaki yetersizliklerin temel istismar konuları olduğu bilinen hususlardandır.

Öte yandan, ailelerin siyasal tercihleri ve inanç yapısının da gençlerin gruplaşmalarında olduğu gibi terör örgütlerinin önemle üzerinde durarak öğrencilere yaklaşmada kullandıkları bir yol olduğu bilinmektedir. Yine öğrencilerin okumaya düşkünlük, yazma hevesi, liderlik dürtüleri, silah merakı ve benzeri özel ilgi alanlarını terör örgütlerinin tuzak kurarken değerlendirdikleri hususlardandır.


Sonuç olarak ;

Gençlerimiz, terör örgütlerinin oluşturduğu tuzaklara karşı son derece uyanık olmalı, hazırlanan tuzakların ilk etapta cazip, eğlenceli gibi görünse de, terör örgütlerinin uzattığı elin, öldürücü darbeyi gizleyen oltanın ucundaki yem gibi olduğunu akıldan çıkarmamalıdır.

Bir üniversite öğrencisinin karşı karşıya bulunduğu problemleri ne türden olursa olsun, masum insanları, kadınları, çocukları, ihtiyarları kurşuna dizen, okulları yakan, öğretmenleri öldüren, bölgeye hizmet götüren işçiyi, mühendisi öldüren, iş makinelerini tahrip eden, bu ve benzeri eylemleri faaliyetlerinin esası olarak benimsemiş olan terör çetelerinin peşine takılması anlaşılır gibi değildir.

Hedefteki Gençlik;

Türkiye, tarihi geçmişi ve jeopolitik konumu nedeniyle dünya güç odaklarının siyasal, kültürel ve sosyo-ekonomik çıkar çatışmalarının merkezinde bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye sürekli iç ve dış tehdide maruz bir ülkedir.

Bilindiği gibi ülkemize yönelik tehditler I. ve II. Dünya Savaşları'na kadar kendini silahlı tehditler olarak gösteriyordu. I. ve II. Dünya Savaşları'nda kullanılan silahların telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi kayıplara yol açması nedeniyle silahlı tehditlerin yerini psikolojik tehditler almıştır.

Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra kitle iletişim araçlarının baş döndürücü bir hızla gelişmesi ülkeler arasındaki sınırları kaldırarak dünyamızı global bir köy haline getirmiştir. Sınırlar artık eskisi kadar güvenli değildir. Çünkü günümüzün dünyasına uydular aracılığıyla yayın yapan radyo ve televizyon istasyonları hakim durumdadır.

Eskiden ateşli silahlar insanların fiziki bütünlüğünü tehdit ediyordu. Psikolojik silahlar ise sadece insanların fiziki bütünlüğünü değil, bir toplumu toplum yapan ekonomik, politik, askeri ve kültürel tüm değerleri ile fertlerin zihnini, kalbini ve ruhunu tehdit etmektedir.

Bu bağlamda 1950'lerden günümüze ülkemize yönelik terörizm faaliyetlerinin psikolojik silahların bir sonucu olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz.

Ülkemizi ekonomik, siyasi ve askeri yönden çökertmek isteyen bazı emperyalist devletlerin en önemli aracı terör örgütleri olmuştur.

Terör örgütleri maddi ve manevi desteği dış mihraklardan alırken, ayakta kalabilmek için muhtaç olduğu insan kaynağını da 14-25 yaş grubundaki özellikle lise ve üniversite çağındaki gençlerimizden sağlamaktadır.

Hedefteki Gençliğin Psikolojik Özellikleri;

Çocukluktan ergenliğe adım atan gençlerde ilk değişiklikler önce fizyonomilerinde başlamaktadır.

Fizyonomideki bu ani değişiklikler, ellerin, ayakların büyümesi, burnun ve çenenin büyümesi, vücuttaki kıllanma, sesteki değişiklikler vs. genci tedirgin etmeye başlar. Özellikle fizyonominin orantısız bir görünüm arz etmesi gencin psikolojik yapısını da etkilemektedir.

Bu çağdaki gençler;

Fiziki özelliklerinde meydana gelen ani değişikliklerden dolayı kendilerini değersiz görürler ve güvensizlik duygusu taşırlar.

Duyguları çabuk iniş çıkış gösterdiğinden çabuk sevinir, çabuk üzülür, birden sinirlenir, olur olmaz şeyleri sorun yaparlar. Bu nedenle tepkileri önceden kestirilemez.

Alıngan davranıp hiç eleştiriye gelemezken ana-babalarını yerli yersiz eleştirmeye başlarlar.

Sürekli bir gidiş geliş içerisinde, maceracı ve kabına sığmaz bir ruh yapısına sahip olduklarından gelgeç hevesleri çoğalmıştır.

Bencilleşirler, istekleri artar, konan yasakları saçma, kendine tanınan hakları yetersiz bulurlar.

Ana-babadan devlete varana kadar otoriteyi temsil eden her şeye başkaldırma eğilimi taşırlar.

Coşkulu, hayalci, idealisttirler. Duygu ve düşüncelerini inançla savunur, haksızlıklara karşı acımasız bir tutum takınır, yaşanan gerçeklere pek aldırmadan toplum düzeni birden değişsin, eşitsizlikler ortadan kalksın isterler.

Ana Babalardan Terör Örgütlerine;

İlkokul yılları uyumlu geçen bir çocuğun ergenlikle birlikte tepkilerinde ve davranışlarında beliren değişmeler pek çok ana-babayı hazırlıksız yakalar ve şaşırtır. Çünkü ana-babalar çocuk büyüdükçe daha uslanır, daha az sorun çıkarır sanırlar. Her şeyin yoluna girdiğini sandıkları bir dönemde birden ortaya çıkan huysuzluklara, tedirginliklere ve nedensiz öfke patlamalarına bir türlü anlam veremezler. Eve dilediği gibi girip çıkan, hiç bir şeyi beğenmeyen, en ılımlı uyarılara sert karşılıklar veren genç karşısında soğukkanlı kalamazlar. Çünkü gençteki değişmeyi ergenlik çağına bağlamak istemezler. Ana-babalar bu yüzden çocuklarını problemli görmeye başlarlar. Halbuki bu dönemde gençlerin gösterdiği tutarsız davranışlar gelişim psikologlarınca bir hastalık olarak değil, olağan bir bunalım olarak değerlendirilmektedir.

Gençlerin yaşadıkları bu bunalım kendi benliğini, kişiliğini ve kimliğini bulma bunalımıdır. Genç, yeni savunma yolları geliştirmekte, özgür denemeler yapmakta, iç ve dış baskıların üstesinden gelmeye çalışmaktadır.

Genç kendi kendini yeniden keşfetmenin, kabuk değiştirmenin sancılarını çekmektedir. Çünkü başkalarından farklı olmak kolay değildir. Özgür ve bağımsız olmayı istemek kolay, ancak bağımsızlığını nasıl kullanacağını bilmek güçtür.

Bu yüzden genç ana-babasına baş kaldırarak, "Ben sizin tıpkınız olmak istemiyorum. Kendime has benliğimin, kişiliğimin ve kimliğimin olmasını istiyorum." mesajını vermektedir.

Bu mesajı anlamak istemeyen ana-babalar bir türlü çocuklarının büyüdüğünü kabullenmek istemezler. Tüm bunlarla birlikte ana-babasının kendini sürekli çocuk yerine koymasından, baskıcı ve katı tutumları ile anlayışsızlıkları ve hoşgörüsüzlüklerinden bıkan genç, kendini adam yerine koyduğu, sözünün dinlendiği, ona anlayışlı ve hoşgörülü davranılan bir ortam aramaya başlar. Terör örgütleri, gencin bu kritik dönemde gösterdiği ruh haletinden yararlanmak için beklentilerine cevap verecek ortamları en iyi şekilde hazırlamaktadırlar.

Terör örgütleri gençleri kazanmada yüz yüze propaganda metotlarını kullanmaktadırlar. Yapılan propagandalardan etkilenen genç, kendini kanıtlamanın en kolay ve en tehlikeli yoluna girerek kendi gibi öfkeli ve beklemeye tahammülü olmayan gençlerle yasa dışı örgütlerde yazgısını birleştirmiş olur.